NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
وَابْنُ
بَشَّارٍ
قَالَا
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ بْنُ
عُمَرَ
أَخْبَرَنَا
إِسْرَائِيلُ
عَنْ
مَيْسَرَةَ
بْنِ حَبِيبٍ
عَنْ
الْمِنْهَالِ
بْنِ عَمْرٍو
عَنْ
عَائِشَةَ
بِنْتِ
طَلْحَةَ عَنْ
أُمِّ
الْمُؤْمِنِينَ
عَائِشَةَ
رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهَا
أَنَّهَا
قَالَتْ مَا
رَأَيْتُ
أَحَدًا
كَانَ
أَشْبَهَ
سَمْتًا وَهَدْيًا
وَدَلًّا
وَقَالَ
الْحَسَنُ
حَدِيثًا
وَكَلَامًا
وَلَمْ
يَذْكُرْ
الْحَسَنُ
السَّمْتَ
وَالْهَدْيَ
وَالدَّلَّ
بِرَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِنْ فَاطِمَةَ
كَرَّمَ
اللَّهُ
وَجْهَهَا
كَانَتْ إِذَا
دَخَلَتْ
عَلَيْهِ
قَامَ
إِلَيْهَا فَأَخَذَ
بِيَدِهَا
وَقَبَّلَهَا
وَأَجْلَسَهَا
فِي
مَجْلِسِهِ
وَكَانَ
إِذَا دَخَلَ
عَلَيْهَا
قَامَتْ
إِلَيْهِ
فَأَخَذَتْ
بِيَدِهِ
فَقَبَّلَتْهُ
وَأَجْلَسَتْهُ
فِي
مَجْلِسِهَا
Mu'minlerin annesi Aişe
(r.anhâ)'dan (rivayet edilmiştir): Dedi ki:
"Rasûlullah
(s.a.v.)'e şekil, davranış ve hal bakımından Hz. Fatima (r.anha)'den daha çok
benzeyen birini görmedim."
(Ebu Davud'un diğer
şeyhi) ef-Hasen (b. Ali, bu cümleyi): - Söz ve konuşma bakımından , (daha çok
benzeyen birini görmedim, diye) rivayet etti. "Yol ve davranış
bakımından" kelimelerini rivayet etmedi. (Bu hadisi musannif Ebu Davud'a
rivayet eden el-Hasen b. Ali ve İbn Beşşâr isimli şeyhleri hadisin kalan
kısmını şu şekilde rivayet ettiler):
"Hz. Fatima, Hz.
Nebi'in yanına girdiği zaman (Hz. Nebi) onun için ayağa kalkar, elinden tutar,
onu öper ve kendi yerine oturturdu."
(Hz. Nebi de) Hz. Fatima'nın
yanına girdiği zaman Hz. Fatima hemen Onun için ayağa kalkar, elinden tutar,
O'nu öper, kendi yerine oturdu."
Diğer tahric: Buhari
Fedailu’s-sahabe, edeb; Tirmizî, menakib; İbn-i Hibban zevaid h.no: 2223
AÇIKLAMA:
Fethu'I-Vedud isimli
eserde açıklandığına göre metinde geçen, semt, deli ve hedy kelimeleri;
manaları biribirine yakın olan kelimelerdir. Şekli güzel hal ve davranış manalarına
gelirler. Râğıb'ın açıklamasına göre, deli kelimesi, şekil ve güzellik manasına
gelir. Turpiştî'ye göre "sem." huşu ve tevazu anlamına geldiği gibi;
hedy, iç huzuru ve ağırbaşlılık manasına, deli kelimesi de güzel huy ve
hikmetli konuşma anlamına gelir.
Metinde söz konusu
edilen ayağa kalkmalar, ikram için olan ayağa kalkmalardır. Binaenaleyh,
mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerif ikram için ayağa kalkmanın caiz
olduğuna delalet etmektedir.
Nitekim, Hind
ulemasından Eşref Ali et-Tehanevî de "ikram için olan ayağa kalkmada bir
kerahet söz konusu değildir. Kerahet acemlerin krallarına yaptıkları gibi olan
kalkışlardadır" demektedir. Buharî, edeb; Müslim, fedail; Tirmizî, birr;
Ahmed b. Hanbei, II, 228, 241, 269,514.
Aliyyü'l-Kari'nin
açıklamasına göre, buradaki Hz. Nebiin kızı Hz. Fatimayı öpmesinden maksat
alnından ve başından öpmesidir. Hz. Fatime'nin Hz. Nebi'i öpmesinden maksat
mübarek ellerinden öpmesidir.
Hz. İbn Abbas'dan
rivayet edilen merfû bir hadis-i şerifte açıklandığına göre "Kim annesini
iki gözünün arasından öperse, bu öpüş kıyamet gününde onun için cehennem
ateşine karşı bir perde olacaktır." İşte Hz. Nebi, Hz. Fatima'yı annesi
yerine koyarak.böyle iki gözlerinin arasından Öpmüştür.
El öpmekle ilgili dört
mezhebin görüşü:
1. Hanefilere göre
"teberrük yoluyla vera' sahibi âlimin ve âdil sultanın elini öpmekte beis
yoktur, belki sünnettir."
2. Malikî'ler
"Mütekebbirin elini öpmek mekruh, din, ilim ve şerefinden dolayı olursa
caizdir."
3. Şafiîler "zühd,
salah ve dininden, ilim ve şerefinden dolayı el öpmek müstehap; zenginlik,
mevki ve mansıbından dolayı öpmekse mekruhtur.
4. Hanbeliler
"Şayet dindarlığından dolayı ise beis yoktur, çünkü Ebu Ubeyde, Ömer b.
el-Hattab'ın elini öpmüştür. Dünyalık için ise makbul değildir.
Ancak bu elin sahibi
âlim ve âdil değilse, İslamın tazimini kasd etmek bahis konusu değilse icmaen
mekruhtur.
Hind ulemasından ve
Hanefî fakihlerinden Eşref Ali et-Tehânevî'nin tahkikine göre "Muhabbet,
özlem, takdir ve rahmet duygularından kaynaklanan öpmeler caizdir. Tazim ve
selâmlama niyetiyle ve teberrük kas-diyle yapılan öpmeler caiz değildir."
Meşhur İbn Abidin
Haşiyesinde bu konuda şöyle deniyor:
"... Bazı câhillerin
başkasıyla biraraya geldiklerinde, sanki onun eliy-miş gibi kendi elini öpmesi
de mekruhtur. Karşılaşma anında arkadaşının elinin öpülmesinin mekruh olduğunda
ise icrnâ vardır. Bazı kimselerin âlimlerin huzurunda, veya büyük insanların
huzurunda, yer öpmeleri de böylece mekruhtur ve haramdır. Bunu yapan, yeri öpen
ve rıza gösteren de günahkâr olur. Bu putlara tapmaya benzer. Bunu yapan ile
razı olanlar ibadet ve tazim yoluyla olduğu takdirde kâfir olurlar. Eğer
tahiyye yoluyla yeni selamlaşma yoluyla olursa, kâfir olmaz. Fakat günahkâr ve
büyük günâh işlemiş olur..
Öpmek beş vecih
üzeredir:
1. Sevgi öpmesi:
Çocukların yanaklarından öpülmesi gibi,
2. Merhamet öpmesi:
Anne ve babanın başlarını öpmek.
3. Şefkat öpmesi:
Kardeşlerin alnından öpülmesi.
4. Hanım ve câriye için
şehvet öpmesi ki ağız üzerinde olur.
5.İkram öpmesi ki
mü'minler için el üzerinde olur.
Görülüyor ki, Hz.
Nebiin Hz. Fatima'yı öpmesi, sevgi Öpmesi-dir. Hz. Fatima'nın Hz. Nebi'in elini
öpmesi de ikram öpmesidir. Yukarıdaki açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere bu
tür öpmelerin ikisi de caizdir. Çünkü mevzumuzu teşkil eden Hadis-i şerif buna
delâlet etmektedir.